Acıttı, evet gerçekten çok acıttı ve bunun için yapabileceğim hiçbir şey yok. Ne seni görebileceğim ne de tekrar beraber olacağız. Belki de acıtan budur? bilemiyorum Altan bilemiyorum.
Bu blogda kendimi rahatlamaya çalışıyorum, ne bileyim saçma sapan şeyler deniyorum ama olmuyor. Sırf sen sevmiyorsun diye sakal bırakmıyordum, sen gittiğinden beri sakal bırakmıştım. İçimde hep " o dönene kadar sakal bırakacağım" diyordum. Gelmeyeceğini, dönmeyeceğini anladığım zaman kestim. Garip hissediyorum demiştim ya, bazı şeylerin değerini elinden gidince anlıyorsun işte, bu çok kötü bir şey.
Şuan bana hissediyorsun diye sorulsa kesinlikle " Kırık" derdim. Kırgın yada kırılmış değil. "Kırık."
Kendimi bok gibi hissediyorum ve bu his her geçen gün daha da derinleşiyor. Aslında anlam vermediğim, belki de sevmediğim şeyleri seninle sevmişim gibi hissediyorum. Ankara'yı sevmezdim mesela, Ankara'dan kastım şehrin kendisi değil, bazı şeyleri. Seninle sevdim. Boş zamanlarımda kimseyle görüşmek istemezdim, seninle görüşmek için boş zaman yaratmıştım.
Şimdi daha çok boş zamanım var ama sen yoksun. Kendimi resmen bir boşluğa çekilmiş gibi hissediyorum ve çıkacak dermanım yok. Kimseden de çıkartmasını istemiyorum gerçi. Ben belki de bu boşlukta olmayı hak ediyorumdur.